PRoFeSSioNaL
Kurucu Başkan
- Katılım
- 14 Ağu 2013
- Mesajlar
- 2,855
- Tepkime puanı
- 396
- Puanları
- 83
- Yaş
- 44
- Web sitesi
- www.flatcastelele.com
3.000 yıldan daha önce kuzey Louisianada yaşayan yerli Amerikalıların basit birer avcı-toplayıcı olduklarına inanılıyordu. Ancak yeni arkeolojik bulgular, Amerikanın ilk medeniyeti için düşünüldüğünden bambaşka bir resim çiziyor.
Yukarıdaki illüstrasyon, kuzey Louisianadaki Poverty Point bölgesinin temel özelliklerini gösteriyor. Sağdaki yeşil kısım, Mississippi nehri taşkın ovası. Turuncu kısım, bölgenin yer aldığı daha yüksek olan Macon Tepesi. Bölgede altı tane C şekilli tepe görülüyor. Tepelerin bazı bölümleri tarihi ve modern birtakım faaliyetler sonucu zarar görmüş. E tepesinin güneyindeki izler, tarım sonucu ortaya çıkmış. Bölgenin etrafındaki alçak alanların-açık yeşil bölgeler-çoğunun, tepeleri ve yükseltileri yapmak için kazılan toprakların bölgesi olduğu düşünülüyor. C: T.R. Kidder
Bu yerli insanlar, bazı zamanlar antropoloji kitaplarında yansıtılan hayatın basitliğinden uzak, oldukça yetenekli mühendislerdi. Bulguların gösterdiğine göre birkaç ay içinde -muhtemelen haftalar içinde- zamanın şartlarına karşı koyan topraktan devasa yapılar inşa edebiliyorlardı.
Bir araştırma topluluğu olarak biz ve kalan herkes, yerlileri ve bu işleri yapabilme yeteneklerini küçümsedi. diyor baş yazar Tristram R. Kidder.
Dikkate değer şeylerden bir tanesi, bu toprak yapıların 3.000 yıl boyunca başarısızlığa uğramadan ya da büyük bir erozyona maruz kalmadan bir arada tutulabilmiş olması. Modern köprüler, yollar ve barajlar bu eski yapılarla kıyaslandığında muhteşem bir düzenle başarısız kalırlar. Çünkü topraktan bir şeyler inşa etmek düşünüldüğünden çok daha karmaşıktır. Onlar, gerçekten de gelişmiş teknik bilgileriyle inanılmaz mühendislerdi.
Poverty Point Dünya Mirası Bölgesi, 22.000 metre uzunluğundaki devasa toprak yükselti ile eş merkezli yarı çember tepelerden oluşuyor. Yapılar, yaklaşık 3.400 yıl önce neredeyse 1,5 milyon metreküp topraktan avcı toplayıcılar tarafından inşa edildi. Şaşırtıcı bir şekilde bütün bunları modern aletler, evcil hayvanlar ya da tekerlekli araçlar kullanma lüksüne sahip olmadan yaptılar.
Kiddera göre bölge, muhtemelen yerli Amerikalıların hacca geldiği önemli bir dini alandı. 2.000 ila 2.200 yıl önce Mississippi Vadisindeki sel ve iklim değişikliği sebebiyle ansızın terk edilmişti.
Örnek alınmadan önceki bir kazı. Katmanlar arasındaki renk değişimini göz önünde bulundurun. Koyu renkli olan katmanların, insanlar tarafından yapılan zengin karbon içerikli çökeltileri bulunuyor, bu çökeltileri oluşturmak için çer çöpü bir araya getirip tepenin yapısını oluşturmak amacıyla inşaya yığmış olabilirler. Yukarıdan üçüncü bölümde küçük bir organik çöp bulunuyor. C: T.R. Kidder
Poverty Pointteki tepeler, kenarlarında ve içinde çok sayıda insan yapımı şey barındırıyor. Kidder ve ekibi, Poverty Point bölgesinin Batı 3 Tepesindeki alanı yeniden kazdı ve değerlendirdi. Bölge, ünlü arkeolog Jon Gibson tarafından ilk kez 1991de kazılmıştı.
Radyokarbon tarihleme, toprakların mikroskobik analizi ve manyetik ölçümleri gibi modern araştırma yöntemleri kullanarak yapılan yeni araştırma, toprak yapıların çok hızlı bir şekilde yapıldığına dair kesin kanıtlar sunuyor. Öncelikli olarak, çeşitli katmanlar arasında aşınma işaretleri ya da sınırlar olduğuna dair hiç kanıt bulunmuyor, eğer inşa sırasında kısa bir ara dahi verilmiş olsaydı bunlardan birine mutlaka rastlanırdı. Kidder, yapıların basamaklar ya da çökelti katmanları olarak üst üste konulduğuna inanıyor. Bunun amacının ise taban alanını dikeyde ve yatayda genişletmek için diğer katman yerleştirilmeden önce tepe yüksekliğini ve doğrusal boyutlarını artırmak olduğu düşünüyor.
Peki, bu neden bu kadar önemli? Kiddera göre bulgular, modern yaşam öncesi avcı-toplayıcıların nasıl yaşadıklarına dair eski inançlarımıza meydan okuyor. Poverty Pointteki göz alıcı tepeleri ve yükseltileri inşa etmek için oldukça büyük bir işçi havuzuna sahip olmak ve bu işçileri yönetebilecek bir liderlik anlayışına sahip olmak gerekirdi. Halbuki avcı-toplayıcıların yönetimden uzak durduklarına inanılırdı.
Kazı ve inşa arasındaki hız ve taşınan toprak miktarına ait bu veriler bize yerli insanların birlik içinde çalıştığını gösteriyor. Bu durum olağanüstü, çünkü avcı-toplayıcıların bu faaliyetleri gerçekleştirebilecek yetenekte olması beklenmiyordu. diyor Kidder.
Toprak yapıların bu denli hızlı inşa edilmesinden daha etkileyici olan ise hala bütünlüğünü koruyabilmesi. Meksika Körfezine yakınlığı sebebiyle, bu alan toprak inşaları erozyona eğilimli hale getiren muazzam miktarda yağmurlar alıyor. Toprağın mikroskobik analizi, Yerli Amerikalıların kil, alüvyon ve kum gibi farklı tipte toprakları, yapıları daha güçlü inşa etmek amacıyla hesaplı bir tarifle karıştırdıklarını gösteriyor.
Yerli Amerikalılar, yapılarını sıkıştırılmış olmamasına rağmen yıkılmaz hale getirmek için Roma betonları ya da Çindeki kum, balçık, kireç gibi malzemelerin karıştırıldığı toprağa benzer, farklı tipteki materyalleri karıştırdıkları gelişmiş yollar keşfettiler. Bu yapılarda günümüz modern mühendislerinin henüz anlayamadığı birtakım sihir var gibi görünüyor. diyor Kidder.
Yukarıdaki illüstrasyon, kuzey Louisianadaki Poverty Point bölgesinin temel özelliklerini gösteriyor. Sağdaki yeşil kısım, Mississippi nehri taşkın ovası. Turuncu kısım, bölgenin yer aldığı daha yüksek olan Macon Tepesi. Bölgede altı tane C şekilli tepe görülüyor. Tepelerin bazı bölümleri tarihi ve modern birtakım faaliyetler sonucu zarar görmüş. E tepesinin güneyindeki izler, tarım sonucu ortaya çıkmış. Bölgenin etrafındaki alçak alanların-açık yeşil bölgeler-çoğunun, tepeleri ve yükseltileri yapmak için kazılan toprakların bölgesi olduğu düşünülüyor. C: T.R. Kidder
Bu yerli insanlar, bazı zamanlar antropoloji kitaplarında yansıtılan hayatın basitliğinden uzak, oldukça yetenekli mühendislerdi. Bulguların gösterdiğine göre birkaç ay içinde -muhtemelen haftalar içinde- zamanın şartlarına karşı koyan topraktan devasa yapılar inşa edebiliyorlardı.
Bir araştırma topluluğu olarak biz ve kalan herkes, yerlileri ve bu işleri yapabilme yeteneklerini küçümsedi. diyor baş yazar Tristram R. Kidder.
Dikkate değer şeylerden bir tanesi, bu toprak yapıların 3.000 yıl boyunca başarısızlığa uğramadan ya da büyük bir erozyona maruz kalmadan bir arada tutulabilmiş olması. Modern köprüler, yollar ve barajlar bu eski yapılarla kıyaslandığında muhteşem bir düzenle başarısız kalırlar. Çünkü topraktan bir şeyler inşa etmek düşünüldüğünden çok daha karmaşıktır. Onlar, gerçekten de gelişmiş teknik bilgileriyle inanılmaz mühendislerdi.
Poverty Point Dünya Mirası Bölgesi, 22.000 metre uzunluğundaki devasa toprak yükselti ile eş merkezli yarı çember tepelerden oluşuyor. Yapılar, yaklaşık 3.400 yıl önce neredeyse 1,5 milyon metreküp topraktan avcı toplayıcılar tarafından inşa edildi. Şaşırtıcı bir şekilde bütün bunları modern aletler, evcil hayvanlar ya da tekerlekli araçlar kullanma lüksüne sahip olmadan yaptılar.
Kiddera göre bölge, muhtemelen yerli Amerikalıların hacca geldiği önemli bir dini alandı. 2.000 ila 2.200 yıl önce Mississippi Vadisindeki sel ve iklim değişikliği sebebiyle ansızın terk edilmişti.
Örnek alınmadan önceki bir kazı. Katmanlar arasındaki renk değişimini göz önünde bulundurun. Koyu renkli olan katmanların, insanlar tarafından yapılan zengin karbon içerikli çökeltileri bulunuyor, bu çökeltileri oluşturmak için çer çöpü bir araya getirip tepenin yapısını oluşturmak amacıyla inşaya yığmış olabilirler. Yukarıdan üçüncü bölümde küçük bir organik çöp bulunuyor. C: T.R. Kidder
Poverty Pointteki tepeler, kenarlarında ve içinde çok sayıda insan yapımı şey barındırıyor. Kidder ve ekibi, Poverty Point bölgesinin Batı 3 Tepesindeki alanı yeniden kazdı ve değerlendirdi. Bölge, ünlü arkeolog Jon Gibson tarafından ilk kez 1991de kazılmıştı.
Radyokarbon tarihleme, toprakların mikroskobik analizi ve manyetik ölçümleri gibi modern araştırma yöntemleri kullanarak yapılan yeni araştırma, toprak yapıların çok hızlı bir şekilde yapıldığına dair kesin kanıtlar sunuyor. Öncelikli olarak, çeşitli katmanlar arasında aşınma işaretleri ya da sınırlar olduğuna dair hiç kanıt bulunmuyor, eğer inşa sırasında kısa bir ara dahi verilmiş olsaydı bunlardan birine mutlaka rastlanırdı. Kidder, yapıların basamaklar ya da çökelti katmanları olarak üst üste konulduğuna inanıyor. Bunun amacının ise taban alanını dikeyde ve yatayda genişletmek için diğer katman yerleştirilmeden önce tepe yüksekliğini ve doğrusal boyutlarını artırmak olduğu düşünüyor.
Peki, bu neden bu kadar önemli? Kiddera göre bulgular, modern yaşam öncesi avcı-toplayıcıların nasıl yaşadıklarına dair eski inançlarımıza meydan okuyor. Poverty Pointteki göz alıcı tepeleri ve yükseltileri inşa etmek için oldukça büyük bir işçi havuzuna sahip olmak ve bu işçileri yönetebilecek bir liderlik anlayışına sahip olmak gerekirdi. Halbuki avcı-toplayıcıların yönetimden uzak durduklarına inanılırdı.
Kazı ve inşa arasındaki hız ve taşınan toprak miktarına ait bu veriler bize yerli insanların birlik içinde çalıştığını gösteriyor. Bu durum olağanüstü, çünkü avcı-toplayıcıların bu faaliyetleri gerçekleştirebilecek yetenekte olması beklenmiyordu. diyor Kidder.
Toprak yapıların bu denli hızlı inşa edilmesinden daha etkileyici olan ise hala bütünlüğünü koruyabilmesi. Meksika Körfezine yakınlığı sebebiyle, bu alan toprak inşaları erozyona eğilimli hale getiren muazzam miktarda yağmurlar alıyor. Toprağın mikroskobik analizi, Yerli Amerikalıların kil, alüvyon ve kum gibi farklı tipte toprakları, yapıları daha güçlü inşa etmek amacıyla hesaplı bir tarifle karıştırdıklarını gösteriyor.
Yerli Amerikalılar, yapılarını sıkıştırılmış olmamasına rağmen yıkılmaz hale getirmek için Roma betonları ya da Çindeki kum, balçık, kireç gibi malzemelerin karıştırıldığı toprağa benzer, farklı tipteki materyalleri karıştırdıkları gelişmiş yollar keşfettiler. Bu yapılarda günümüz modern mühendislerinin henüz anlayamadığı birtakım sihir var gibi görünüyor. diyor Kidder.
KAYNAK : Arkeofili