aleyna mina
Özel Üye
- Katılım
- 16 Tem 2024
- Mesajlar
- 91
- Tepkime puanı
- 56
- Puanları
- 18
HÜZÜNLÜ BİR AŞK HİKAYESİ
Bir aşk hikayesi anlatacağım sizlere. çiğdem ile burakın tomurcuklanan sevgisi Öyleki kulaklardan silinmeyecek, kalplerden çıkmayacak
bir aşk hikayesi.Gülenleri ağlatan,konuşanları susturan bir hikaye bu.
Şimdi dinleyin beni kulak verin sesime
Günlerden Pazartesi mevsimlerden Yaz idi. aylardan temmuzdu kalabalık yol üzerinde gördü onu.
Kısada olsa bir tanışmadan sonra sohbet ede ede ilerledi herşey.
Birde bakmışlarki aralarında bir sevgi filizleniyor. Ailesini uzaklara yollayan çiğdem
kendini boşlukta sanıyorduki birden yine ısınıverdi kalbi.Saatler saatleri kovaladı.
Gün geldi bir akşam üstü çiğdemin işten eve gelme saatiydi ki karşılaştılar yine burakla
ısrar etti burak çiğdeme illaki bir yerlere gidelim diye,çiğdem ise düşünceliydi.Saatte geçmişti.
Herşeyi göze alarak birleşti elleri koyuldular yola.Ağaçların altında hafif bir müzik çalan,
kuşların öttüğü,çiçeklerin 1001 renklere sahip olduğu bir yere gittiler.
Bir sevgi yeli esiyordu orada.
Birden arkadaşı geldi yanlarına.O da istiyordu ikisi içinde en güzelini.
Derken kadehler tokuştu,eller yeniden birleşti.Kenetlendiler birbirlerine.
çiğdeme neler oluyordu bilemiyordu anlam veremiyordu bir türlü,
akıl erdiremiyordu yaptıklarına.Bu kadar kısa zamanda bu kadar sevgi korkutuyordu çiğdemi
Ama yinede mutluluk sarhoşuydu.Kapılmıştı bir kere yaprak misali savruluyordu bu rüzgarda.
İstemiyordu bozulmasını hiç bir zaman.Gitme zamanı geldiğinde bir hüzün çökmüştü ikisine.
Arkadaşlarını geride bırakarak ilerlediler tanıştıkları yolda kol kola.
Kendilerinden geçerek hasretle sarılmışlardı birbirlerine.Tek vücut oldular bir anda.
Zaman çok ilerlemişti öyleki artık ayrılmak zorundaydılar.
Nereden bilebilirdiki çiğdemin ona son sarılışları son öpüşleri olduğunu.
çiğdemi son bir buse ile yolladı evine,kendisi ise arkadaşının yanına binbir zorlukla gitti
Aradan günler geçti.çiğdem sürekli sevdiğinin gittiği dolaştığı yerlerde bekliyordu ama yoktu. Ne gelen nede giden vardı.
Bir gün ortak arkadaşlarının oğlunun sünnetinde karşılaştılar.Ama o artık başkasınındı.
Parmağında yüzük,kolunda sözlüsü pistte dansediyorlardı.
Birden vücudunun her hücresi irkildi ve yalnızlığın acısı çöktü içine.
O eller bir zamanlar başka elleri tutuyor,o gözler başka gözlere bakıyor,
o kalp ise başka bir kalp için atıyordu.
İçindeki ses ona sakin olmasını söylüyor fakat şeytanı ise başka şeyler hatırlatıyordu.
Bir zamanlar herşeyini ona verebileceğini söyleyen çiğdem
şimdi kin ve öfke ile karışık bir sevgi taşıyordu kalbinde.
Belki çiğdem o gün onları öyle orada görmemiş olsaydı,
şu anda hala o yolda burakı bekliyor olacaktı.
Umutla, sevgiyle ve neşe ile dünyaya bakan çiğdemin gözleri uzak bir boşluğa dogru bakıyor ve
kilitleniyordu. O kalabalıkta yalnızdı. Tekdi ve acı çekiyordu.
Aradan geçti tam 2 ay ve hala o dokunuşlar çiğdemin üzerinde,
teninin kokusu dudaklarının ıslaklığı ve içindeki sevgi hiçbir eksikliğe uğramadan
o kalbin derinliklerinde yaşıyordu.
İşte böyle, sevenler her zaman ayrılmaya mahkumdur.
Kendinize ibret alın sevenler,birbirinizi kırmayın sevin ve mutlu olun.
Hayat öyle kısaki hiçbir zaman birbirimizi kırmaya, üzmeye değmez.
Neden acı ve kin güdelim şu kısa hayatımız boyunca.
Şunu iyi bilinki;sevgi sevgiyi,aşk da aşkı doğurur..
Bir aşk hikayesi anlatacağım sizlere. çiğdem ile burakın tomurcuklanan sevgisi Öyleki kulaklardan silinmeyecek, kalplerden çıkmayacak
bir aşk hikayesi.Gülenleri ağlatan,konuşanları susturan bir hikaye bu.
Şimdi dinleyin beni kulak verin sesime
Günlerden Pazartesi mevsimlerden Yaz idi. aylardan temmuzdu kalabalık yol üzerinde gördü onu.
Kısada olsa bir tanışmadan sonra sohbet ede ede ilerledi herşey.
Birde bakmışlarki aralarında bir sevgi filizleniyor. Ailesini uzaklara yollayan çiğdem
kendini boşlukta sanıyorduki birden yine ısınıverdi kalbi.Saatler saatleri kovaladı.
Gün geldi bir akşam üstü çiğdemin işten eve gelme saatiydi ki karşılaştılar yine burakla
ısrar etti burak çiğdeme illaki bir yerlere gidelim diye,çiğdem ise düşünceliydi.Saatte geçmişti.
Herşeyi göze alarak birleşti elleri koyuldular yola.Ağaçların altında hafif bir müzik çalan,
kuşların öttüğü,çiçeklerin 1001 renklere sahip olduğu bir yere gittiler.
Bir sevgi yeli esiyordu orada.
Birden arkadaşı geldi yanlarına.O da istiyordu ikisi içinde en güzelini.
Derken kadehler tokuştu,eller yeniden birleşti.Kenetlendiler birbirlerine.
çiğdeme neler oluyordu bilemiyordu anlam veremiyordu bir türlü,
akıl erdiremiyordu yaptıklarına.Bu kadar kısa zamanda bu kadar sevgi korkutuyordu çiğdemi
Ama yinede mutluluk sarhoşuydu.Kapılmıştı bir kere yaprak misali savruluyordu bu rüzgarda.
İstemiyordu bozulmasını hiç bir zaman.Gitme zamanı geldiğinde bir hüzün çökmüştü ikisine.
Arkadaşlarını geride bırakarak ilerlediler tanıştıkları yolda kol kola.
Kendilerinden geçerek hasretle sarılmışlardı birbirlerine.Tek vücut oldular bir anda.
Zaman çok ilerlemişti öyleki artık ayrılmak zorundaydılar.
Nereden bilebilirdiki çiğdemin ona son sarılışları son öpüşleri olduğunu.
çiğdemi son bir buse ile yolladı evine,kendisi ise arkadaşının yanına binbir zorlukla gitti
Aradan günler geçti.çiğdem sürekli sevdiğinin gittiği dolaştığı yerlerde bekliyordu ama yoktu. Ne gelen nede giden vardı.
Bir gün ortak arkadaşlarının oğlunun sünnetinde karşılaştılar.Ama o artık başkasınındı.
Parmağında yüzük,kolunda sözlüsü pistte dansediyorlardı.
Birden vücudunun her hücresi irkildi ve yalnızlığın acısı çöktü içine.
O eller bir zamanlar başka elleri tutuyor,o gözler başka gözlere bakıyor,
o kalp ise başka bir kalp için atıyordu.
İçindeki ses ona sakin olmasını söylüyor fakat şeytanı ise başka şeyler hatırlatıyordu.
Bir zamanlar herşeyini ona verebileceğini söyleyen çiğdem
şimdi kin ve öfke ile karışık bir sevgi taşıyordu kalbinde.
Belki çiğdem o gün onları öyle orada görmemiş olsaydı,
şu anda hala o yolda burakı bekliyor olacaktı.
Umutla, sevgiyle ve neşe ile dünyaya bakan çiğdemin gözleri uzak bir boşluğa dogru bakıyor ve
kilitleniyordu. O kalabalıkta yalnızdı. Tekdi ve acı çekiyordu.
Aradan geçti tam 2 ay ve hala o dokunuşlar çiğdemin üzerinde,
teninin kokusu dudaklarının ıslaklığı ve içindeki sevgi hiçbir eksikliğe uğramadan
o kalbin derinliklerinde yaşıyordu.
İşte böyle, sevenler her zaman ayrılmaya mahkumdur.
Kendinize ibret alın sevenler,birbirinizi kırmayın sevin ve mutlu olun.
Hayat öyle kısaki hiçbir zaman birbirimizi kırmaya, üzmeye değmez.
Neden acı ve kin güdelim şu kısa hayatımız boyunca.
Şunu iyi bilinki;sevgi sevgiyi,aşk da aşkı doğurur..